İşletme İlkeleri 4. Ünite Özet

Burak
Aralık 7, 2015

Ünite 4: Etik ve Sosyal Sorumluluk

İşletmelerde Sosyal Sorumluluk Nasıl Başlar

Toplumda işletmelerin sosyal sorumluluklarını yerine getirmesine ilişkin beklentiler, ABD’de 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde; aşırı büyümeci, antisosyal ve antirekabetçi uygulamalarla suçlanan işletmeler, sosyal sorumluklar konusunda bazı çabalar ortaya koymaya zorlanmıştır. Bu çabalar iki prensibin ortaya çıkmasını sağlamıştır:

  1. Yardımseverlik ve
  2. Vekillik

Yardımseverlik prensibi, işletmelerin gönüllülük esasına bağlı olarak, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb. konularda toplumun yaşam standartlarını yükseltecek faaliyetlerde bulunması ile ilgilidir.

Vekillik prensibine göre ise işletme yöneticileri, sadece sermayedarlara değil; topluma karşı da sorumludurlar ve toplumun kaynaklarının işletme tarafından iyi yönde kullanılması noktasında toplumun işletmedeki vekili durumundadır.

İşletme Sosyal Sorumluluğunun Modern Biçimleri

İşletmeler, yardımseverlik ve vekillik prensipleri doğrultusunda, toplumsal çıkarları da göz önüne alarak faaliyetlerini sürdürmektedir. 1980’li yıllardan itibaren bu çerçevedeki çabalar ve ortaya konan çabaların ödüllendirilmesi hız kazanmıştır. 1987 yılından itibaren hazırladığı raporlarla işletmelerin sosyal sorumluluk davranışlarına pozitif vurgu yapan ve ödüller veren Ekonomik Öncelikler Konseyi (CEF) bu kapsamdaki önemli örneklerden biridir.

İşletmelerin Sosyal Sorumluluğunun Sınırları

İşletmelerin sosyal sorumluluğunun temel sınırları;

  • Yasalara uygunluk,
  • Maliyet,
  • Etkinlik,
  • Faaliyet alanı ve karmaşıklıktır.

Yasalara uygunluk: İşletmelerin başvurdukları sosyal sorumluluk uygulamalarının toplumsal faydalarının yanı sıra yasalara uygunluğu da düşünülmelidir.

Maliyetler: Her sosyal faaliyetin işletmeye bir maliyeti vardır. İşletmeler yüklü maliyetlere neden olan sosyal faaliyetlerin sonuçlarını iyi hesaplamalı ve bu faaliyetlerden etkilenmesi olası kişilere gerekli açıklamalar yapılmalıdır.

Etkinlik: Sosyal sorumluluk faaliyetlerinin maliyeti işletmelerin etkinliğini sınırlayabilir ve dahası pazardaki rekabetçiliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Yöneticilerin sosyal sorumluluk projelerinde bu dengeyi iyi bir şekilde sağlaması gerekmektedir.

Faaliyet alanı ve karmaşıklık: Bazı sosyal sorunlar, bir işletmenin   tek   başına   çözemeyeceği   kadar   büyüktür.

Örneğin AIDS’e karşı mücadele, ırk ve cinsiyet ayrımcılığını azaltma gibi konular bu tarz sorunlardır. Böylesi durumlarda işletmeler, diğer işletmelerle ve hükümetlerle birlikte hareket etmek durumundadır. Bu durum da faaliyet alanı belirsizliği ve karmaşıklık sorunları ortaya çıkabilmektedir.

Yasal Gerekliliklere Karşı Gönüllü Sosyal Sorumluluk

İşletmelerin sosyal sorumluluk faaliyetleri yürütmesinde, gönüllük esasının yanı sıra yasal zorunlulukların da etkisi vardır. Yasal düzenlemeler işletmelerden beklenen minimum       sosyal    sorumluluk davranışının gerçekleştirilmesini sağlar. Fakat işletmeler gönüllük esasına bağlı olarak ek faaliyetlerde de bulunabilirler. Bu, aslında işletmelerin yasaları yorumlamada verdikleri kararlarla ilgilidir ve işletme etiğinde “öğrenilmiş kişisel çıkarlar” yaklaşımı ile açıklanmaktadır.

Öğrenilmiş kişisel çıkarlar: işletmelerin ekonomik çıkarlarını bırakmadan sosyal açıdan duyarlı olmasıdır. Bu görüşe göre, işletmeler müşterileri için gerçek değer yaratmaya, çalışanlarının gelişmesine yardım etmeye ve bir birey olarak sorumlu davranmayı sürdürdüğü sürece işletme için karlılık bir ödüldür.

Yasal zorunluluklara karşı gönüllülükle harekete geçme: Bir işletme eğer sosyal sorumluluk faaliyetlerini yasal mecburiyet ve düzenlemeler nedeniyle gerçekleştiriyorsa, güven sağlanır mı? Bazı araştırmacılar bu soruya “hayır” cevabını vermektedir. Bu görüşe göre işletmelerin, yasaların zorlamasıyla sorumlu davranması, sosyal sorumluluğa gerçek anlamıyla ulaşmada eksik kalmaktadır. Sosyal sorumluluk faaliyetleri;

  • Önemli sosyal amaçları destekleme,
  • İşletme imajını yükseltme ve
  • Yasal yükümlülükleri yerine getirme

olmak üzere üç motivasyon kaynağının bir  sonucu olarak ortaya çıkarlar.

Karlılık ve sosyal sorumluluk: Belirli bir maliyeti de beraberinde getiren sosyal sorumluluk faaliyetleri, işletmelerin karlılığında azalmaya mı yoksa uzun vadede artışa mı neden olur? Bu sorunun cevabı halen belirsizliğini korumaktadır. Bu belirsizlikle yüz yüze gelmek, sosyal sorumluluk konusunda olumlu bir tutum içinde olan yöneticilerin aşağıdaki ilkeleri geliştirmesine neden olmuştur.

  1. Kısa dönemli karlılığa karşı uzun dönemli karlılık: Sosyal sorumluluk faaliyetleri kısa vadede belirli maliyetler ortaya çıkarıp kâr oranlarında azalmaya neden olsa da, uzun vadede kârlılık oranlarını artırmaktadır.
  2. Maksimum karlılığa karşı optimum karlılık: Sosyal açıdan sorumlu davranan işletmelerde maksimum kârlılıktan ziyade optimum kârlılık benimsenmektedir. Optimum kâr, işletmenin elde etmesi muhtemel maksimum kârdan düşüktür fakat yöneticiler için tatminkâr bir düzeydedir.
  3. Etkilenenlerin çıkarlarına  karşı sermayedarların  çıkarları:  İşletme yöneticilerinin en önemli görevlerinden biri kuşkusuz  sermayedarların  çıkarlarını gözetmektir. Fakat yöneticilerin sorumlu olduğu tek kesim sermayedarlar değildir. Sosyal sorumluluk açısından beklenti içinde olan gruplar da dahil olmak üzere, tüm etkilenenler yöneticiler tarafından dikkate alınmalıdır. İşletmelerin sosyal sorumluluk alanları ve bunlarla ilgili kurulması gereken programlar şu şekilde sıralanabilir:
  • Doğal yaşamı koruma zorunluluğu
  • Tüketicilere olan sorumluluk
  • Çalışanların refahına yönelik sorumluluk
  • Yerel, ülke ve hükümet kurumlarına yönelik sorumluluk
  • İşletmenin faaliyet gösterdiği bölgedeki kamuoyu ya da topluma olan sorumluluk
  • Medyaya olan sorumluluk

Sosyal Sorumlulukla İlgili Olmanın Prosedürleri

Stratejik sosyal konuların tahmin edilmesi: Sosyal sorumluluğun her alanında yöneticinin, stratejik sosyal konuların ortaya çıkışını ve yaşam eğrisini tahmin etmesi gereklidir. İşletmede bu konuda kurulmuş bir yönetim birimi tarafından gerçekleştirilecek bu tahminleme işi sayesinde yöneticiler, strateji oluşturmada fırsatları kaçırmamış olurlar.

Sosyal sorumluluk için organize etme: Sosyal sorumluluk faaliyetlerinin işletmeler için önemli hale gelmesi yöneticileri, tüm zamanını bu konularda faaliyet yürüten uzman kişileri istihdam etmeye yönlendirmiştir. Örgütsel yapıda bu kişiler ayrı bir birimde görevlendirilebildiği  gibi, stratejik planlama departmanına da dahil edilebilmektedir.

Sosyal sorumluluk stratejisi: İşletmelerin sosyal sorumluluk stratejileri nasıl formüle edeceğiyle ilgili iki temel yaklaşım vardır.

  • Birinci yaklaşım, her işletme finansal, teknolojik ve pazar kriterlerine göre belirlenen işletme stratejisinin sosyal değerini geliştirmelidir.
  • İkinci yaklaşım, tüm işletme paydaşlarına yönelik belirli stratejiler geliştirmektir. Böylesi stratejiler basit kârlılık amaçlarından çok çeşitli paydaşların amaçlarını

Değişen Çevre ve İşletme Etiği

İşletme etiği kavramı: İşletme etiği, sonuçlar ve kararlardaki fikir birliği ile ekonomik çıkarlara karşı sosyal ve refah talepleri arasındaki denge için yapılan tercihlerle ilgili inanç ve ilkelerin bütünüdür.

İşletme etiği düzeyleri: Carroll, işletme etiği sorunlarının beş düzeydeki kaynağını işaret etmiştir. Bunlar;

  • Kişisel,
  • Organizasyonel,
  • Kurumsal,
  • Toplumsal ve
  • Uluslararası düzeylerdir.

Bu beş etik düzey karmaşık ve sınırlarının belirlenmesi zor olsa da, böylesi bir ayrım kararlarda kimin değerleri, inançları ve ekonomik çıkarlarının göz önüne alınacağı sorusuna yardımcı olabilir.

İşletme etiği ile ilgili yanlışlar: İşletme etiği ile ilgili dört temel yanlıştan söz edilebilir.

  • Birinci yanlış; etik kişisel bir olaydır, kamusal ya da tartışmalara konu olacak bir mesele değildir. Bireylerin yaşamlarında ve işletme yönetiminde kişisel kararlar verdikleri doğrudur. Fakat bireylerin toplumdan ve örgüt kültüründen bağımsız yaşamadıkları da bir gerçektir ve dolayısıyla birey karar süreçlerinde çevresinden etkilenir.
  • İkinci yanlış; işletme ve etik iç içe değildir. Bu yaygın görüşün savunucusu olan Debeorge’a göre, işletmeler serbest pazarlarda faaliyet göstermeleri nedeniyle, işletme faaliyetlerinin temelde etiğe uygun olmaması doğaldır.
  • Üçüncü Yanlış; işletmeleyde etik göreceli bir kavramdır. Bu yanlış görüşe göre faaliyetlerin ve inanışların tek bir doğru ya da yanlış yolu
  • Dördüncü yanlış; başarılı işletme, etik işletme anlamına gelir. Bu yanlış görüşe göre etik işletme ile maddi başarı arasında bir ilişki vardır.

Etik sonuçlar neden işletmelerde kullanılır: Bu sorunun üç temel cevabı vardır:

  1. Çoğu zaman yasalar, sorunları tüm yönleriyle çözmede ya da “gri alanlar”la ilgili sorunların çözümünde yetersiz kalmaktadır.
  2. Serbest pazarlarda, piyasa mekanizmalarıyla ilgili düzenlemeler, işletme sahipleri ve yöneticilerini, etik nedenlere dayanan karmaşık krizlere nasıl cevap verecekleriyle ilgili etkin bir şekilde bilgilendirememektedir.
  3. Etik sonuçlar gereklidir, çünkü karmaşık ahlakla ilgili sorunlar; “sezgi” yoluyla öğrenilen ya da öğrenilmiş anlayışlar, doğruluk, hakkaniyet ve insanlar, gruplar ve topluluklarda geçerli kurallarla ilgili konuları içerir.

İşletmelerdeki etik sonuçların doğası: Etik sonuçların doğasına vurgu yapmak açısından etik sorunların beş temel özelliği söz konusudur.

  1. Etik kararların sonuçları geniş bir çevreyi
  2. Etik kararlar, birden fazla alternatife
  3. Etik kararların karmaşık sonuçları vardır.
  4. Etik kararlar, kesin olmayan sonuçlara
  5. Etik kararlar, kişisel görüşleri içerir.

George Steiner ve John Steiner, etik sorunların neden karmaşık ve zor olduğunu ve etik prensipleri gerektirdiğini 10 nedene bağlamaktadır:

  1. Yöneticiler etik kararlar alırken gerçeklerle değerler arasında bir ayrım yapmak zorundadır.
  2. İyi ve kötü aynı zamanda vardır, birbirine bağlıdır.
  3. Sonuçlarla ve etkilerle ilgili bilgi sınırlıdır.
  4. Yöneticiler, rekabet ile etik değerler arasında çoğu zaman tercih yapmak zorunda kalmaktadır.
  5. Birden fazla seçenek arasından tercih yapmada, taleplerin belirlenmesinde karmaşık etik araçlar kullanılır.
  6. Zaman içinde etik standartlar değişim gösterir.
  7. Kişisel nedenler, eksiktir. İyi niyetli yöneticiler, kişisel etik değerlendirmelerinde hata
  8. Etik standartlar ve prensipler daima, sorunların çözümü için yeterli değildir.
  9. yüzyılda yöneticiler, dürüstlük, yardımseverlik ve alçak gönüllülük gibi geleneksel değerlere uzanan yeni etik sorunlarla yüz yüze gelecektir. Bugün yöneticiler, kararlarında insan hayatı ile ekonomik faktörler arasında denge kurmak zorundadır.
  10. Bugün işletmelerin yöneticileri etik sorunların karmaşıklığıyla ilgili olmak zorundadır.

İşletme etiğinin öğretilebilirliği: İşletme etiği dersleri ve öğretimi karmaşık etik sorunlar için cevaplar sağlamaya söz vermez, ancak bilgili işletme etiği eğitimcileri neyin etik, neyin etik olmadığı konusunda farkındalığın gelişmesini sağlar. Bireylere ve gruplara, etik toleranslarının ve karar alma biçimlerinin etiğe uygun olmayan davranışların kör noktalarını nasıl artırdığını anlamalarına yardım eder.

Jones’e göre etik derslerinin ve eğitiminin olumlu sonuçları aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Çalışanlara, etik karar alma sürecine etkin katılımına yardımcı olacak mantığı, fikirleri ve kelimeleri sağlar.
  • İnsanlara, etik önceliklerin seçimi ve özetlenmesi yoluyla çevrelerine karşı duyarlı olması konusunda yardım
  • Etik standartları ihlal edenlerle ve ekonomik tutuculuğa kendini adayanlarla mücadele etmede akılcı silahlar sağlar.
  • İşletmenin, kamuoyunun etik testinden geçmeyen faaliyetleri için çalışanların bir alarm sistemi gibi hareket etmesine olanak yaratır.
  • Etik sorunları ve etik çözümleri bulmak için iş birliği, hassasiyet ve bilinç yaratır.
  • Etik farkındalığı ve etik cesareti kuvvetlendirmeye destek
  • Tek etik sorunlarda ve bir grubun vicdani değerlerini geliştirmede insanların yeteneklerini artırır.
  • Etik standartları ve sosyal dinleyiciler yaratmak amacıyla, araçlar ve etik bir anlayış sağlayarak, işletmenin etik iklimini geliştirir

Etik gelişimin aşamaları: Kohlberg etik gelişimi her biri iki aşamadan oluşan üç düzey altında özetlemiştir.

  • Düzey: Ön geleneksel düzey (birey yönelimli). Bu düzeyin birinci aşaması cezadan kaçınma, ikinci aşaması ödül aramadır.
  • Düzey: Geleneksel düzey (başkaları yönelimli). Geleneksel düzeyin birinci aşaması iyi birey olma, ikinci aşaması ise yasa ve emirlere uymadır.
  • Düzey: Geleneksel sonrası, özerk ya da prensip düzeyi (evrensel, insanlık yönelimli). Bu düzeyde birinci aşama sosyal sözleşme iken, ikinci aşama evrensel etik prensiplerdir.

Güz Dönem Sonu Sınavı
08.01.2022
0
Gün
0
Saat
0
Dakika
0
Saniye

Üye OlŞifremi Unuttum