Sınıflandırma, herhangi bir konunun bilimsel olarak ele alınmasında önem arz etmektedir. İşletmelerin de birbirinden farklı yapı ve özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Bu ünitede işletmelere ilişkin sınıflandırmalar üzerinde durulmaktadır. Yapılan sınıflandırmalar sayesinde işletmeler daha iyi tanınacak, ortak yönleri kavranacak, sorunlarıyla ilgili daha sağlıklı çözümler üretilebilecektir. İşletmeler aşağıdaki ölçütlere göre sınıflandırılmaktadır:
İşletmeler, faaliyet alanlarına göre sınıflandırılırken, üretilen ürünün türü ve üretimin gerçekleştiği alan ölçütleri dikkate alınmaktadır. Faaliyet alanlarına göre işletmeler; endüstri, ticaret ve hizmet işletmeleri olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Ekonomik fonksiyonlar ölçütüne göre sınıflandırmada, işletme tarafından yerine getirilen fonksiyon ve üretilen ürünün niteliği dikkate alınmaktadır. Bu kapsamda işletmeler;
şeklinde üç kategoride incelenmektedir.
Üretim faktörlerinin ve sermayenin temin edildiği kaynağa göre işletmeler;
olmak üzere dört başlık altında ele alınmaktadır.
İşletmelerin, üretim araçlarının mülkiyetine göre sınıflandırılması kapsamında gerçek ve tüzel kişi kavramlarının açıklığa kavuşturulması uygun olacaktır.
Gerçek Kişi: Sağ ve tam doğmak kaydıyla kişinin anne karnına düşmesinden ölümüne kadar olan süreçte hukuken bireyler için kullanılan kavramdır.
Tüzel Kişi: Gerçekte kişilik sahibi olmayan ancak varsayım olarak kişilik sahibi olduğu kabul edilen, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık halinde örgütlenmiş, hak ve fiil ehliyetine sahip kişi ve mal topluluklarıdır.
İşletmelerin büyüklüklerine göre sınıflandırılmasında farklı yaklaşımlar ortaya konulmuş olmasına rağmen temelde;
olmak üzere beş farklı büyüklük düzeyi olduğu bilinmektedir.
Bir ürünün ortaya çıkabilmesi için gerekli olan doğal kaynaklar, sermaye, emek ve girişimci gibi unsurlar, üretim faktörleri olarak ifade edilmektedir. Üretimde kullanılan teknolojiye göre yapılan sınıflandırmada işletmeler, kullandıkları üretim faktörlerinin ağırlığına göre;
şeklinde iki gruba ayrılmaktadır.
Emek Yoğun İşletmeler: Üretimde insan faktörünün yoğun olarak kullanıldığı işletmelerdir.
Sermaye Yoğun İşletmeler: Üretim süreçlerinde yoğun biçimde, gelişmiş üretim teknolojileri kullanan işletmelerdir.
Tüketicileri, işletmelerin ürettikleri mal ve hizmetleri kullanım amaçlarına göre;
şeklinde sınıflandırmak mümkündür.
En son tüketiciler; kişisel ve ailesel ihtiyaçlarını karşılamak için satın alan, kullanan ve tüketen kişilerdir.
Ara tüketiciler; nihai tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak mal ve hizmetlerin üretiminde kullanmak üzere mal ve hizmet satın alan kişi ve kuruluşlardır. İşletmelerin ürettiği mal ve hizmetler bazen başka işletmelerin üretim sürecinde kullanılabileceği gibi bazen de nihai kullanıcılar tarafından kullanılabilmektedir. İşletmeler, hitap ettikleri tüketici türlerine göre;
şeklinde sınıflandırılabilmektedir.
İşletmelerin hukuksal yapılarına göre sınıflandırılmasında ortaya çıkan tablo, genel olarak tüm ülkelerde benzerlik göstermektedir. Ülkemizde işletmelerin hukuki yapısını düzenleyen temel kanun Türk Ticaret Kanunu’dur ve uluslararası hukukla paralellik göstermektedir. İşletmelerin hukuki yapısıyla ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu (TTK) dışında, Borçlar Kanunu, Vergi Kanunu ve Kooperatifler kanunun da olduğu unutulmamalıdır.
Ülkemizde, işletmeler hukuki yapılarına göre;
olmak üzere üç ana grupta incelenmektedir.
İşletmelerin hak ve yetkilerini kullanıp koruyabilmeleri için öncelikli olarak kurulum aşamasında uygun bir hukuksal yapı seçilmeli ve kimlikleri oluşturulmalıdır.
Türk Ticaret Kanunu’nda özel işletmeler “ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer kuruluşlar ticari işletme sayılırlar” şeklinde ifade edilmektedirler. Bir işletmenin özel işletme olarak kabul edilebilmesi için;
Hukuki açıdan özel işletmeler dört farklı alt kategoride incelenmektedirler;
Şirket işletmeleri, kendi içerisinde
olarak iki gruba ayrılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nda adi şirketler “iki veya daha çok kişinin ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını bir anlaşmayla birleştirerek oluşturdukları topluluk” olarak ifade edilmektedir. Adi şirketlerin tüzel bir kişiliği yoktur.
Ticaret şirketleri ise Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre düzenlenen ve iki veya daha fazla kişinin bir araya gelerek belirli bir konu üzerine iş yapmak için oluşturdukları ortaklıklar sonucu kurulan şirketlerdir. Ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahiptirler. Ticaret şirketleri de kendi içerisinde;
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Komandite, şirketin üçüncü kişilere olan borç ve yükümlülükleri karşısında sınırsız sorumluluğu olan komandit şirket ortağıdır. Komanditer, şirketin üçüncü kişilere olan borç ve yükümlülükleri karşılığında sorumluluğu taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlı olan komandit şirket ortağıdır.
Sermayenin tamamı veya %51’den fazlası kamu tüzel kişilerine ait olan ve kar amacı gütmeyen işletmeler kamu işletmeleri olarak tanımlanmaktadır. Kamu işletmelerinin temel olarak kuruluş amaçları;
Bunların dışında, bölgeler arası gelişmişlik düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırmak için de kamu işletmeleri kurulmaktadır. Bir başka ifadeyle, kamu işletmeleri, gelişmemiş veya az gelişmiş bölgelerin sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulmaktadırlar.
Ülkemizdeki kamu işletmeleri aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır;
İşletmelerin büyüme planları ve daha fazla karlılığa ulaşma hedefleri, kendi ülkeleri dışındaki yeni pazarlara açılma fikrini olgunlaştırmış. Bu doğrultuda, yabancı sermayeli işletmelerin ortaya çıkması tetiklenmiştir. Yabancı sermayeli işletmeler, yatırım yapılması planlanan ülkede yürürlükte bulunan yasalar çerçevesinde yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişilerin tek başlarına ya da yatırım yapacakları ülkedeki ortaklarla kurdukları işletmelerdir.
Günümüzde, ticari anlamda globalleşmenin yaşandığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Bir başka ifadeyle, coğrafi sınırların ortadan kalktığı söylenebilmektedir. Bu ortam, işletmelerin ulusal kökenlerine göre sınıflandırılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Ulusal kökenlerine göre işletmeler;
olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır.
Ulusal işletmeler; belli bir ülkenin sınırları içinde kurulmuş ve faaliyetlerini ulusal sınırlar içinde gerçekleştiren, mülkiyet, sermaye ve yönetim bakımından yabancı bir ülkeye bağlı olmayan özel ve kamu işletmeleridir.
Uluslararası işletmeler; hem kendi ülkesinin sınırları içerisinde ticari faaliyetlerini sürdüren hem de yabancı ülkelerdeki pazarlara girmiş olan işletmelerdir. Daha basit bir ifadeyle, faaliyetleri en az iki ülkede gerçekleşen işletmelerdir.
Çok uluslu işletmeler; yabancı ülkelerdeki üretiminin, karının ve istihdam ettiği personel sayısının toplam üretim miktarı, kar ve personel sayısının büyük bir kısmını oluşturması gerekmektedir.
Küresel işletmeler; faaliyetlerini dünya genelinde yürüten, en ileri teknolojiler kullanan ve uyguladıkları ürün, fiyat politikalarıyla dünya genelinde etkili olan işletmelerdir.