YÖNETİM FONKSİYONU
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeninin Fransızca “manage” kelimesinden geldiği öne sürülmektedir. Manage kelimesinin Türkçe karşılığı “at eğitimi, bu eğitimin yapıldığı yer, binicilik” anlamındadır. Bu bağlamda, yönetim kelimesinin kökeninin “at eğitimi, atı gem aracılığıyla yönlendirmek, çekip çevirmek” olduğu düşünülmektedir.Türkçede yönetim kelimesi Arapça kökenlidir ve “yön verme, çekip çevirme,yönlendirme” anlamındadır.
YÖNETİM: Yapılan her tanımda yönetimin bazı özellikleri ön plana çıkarılmakta ve yönetim akademisyenleri, “önemli olduğunu düşündükleri bazı özellikleri daha çok vurgulayarak” kendi yönetim tanımlarını yapmaktadır.Yönetimi; “planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve denetim süreci doğrultusunda eldeki kaynakları verimli, etkili ve iktisadi olarak kullanarak önceden belirlenmiş amaçlara ulaşma” olarak tanımlayabiliriz.
Yönetimin özellikleri
Yönetim bilimi için “bilimlerin en yenisi, sanatların en eskisi” denilerek yönetim biliminin diğer bilim dallarından ayırıcı özelliği vurgulanmaktadır.yönetimin “planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon, denetim” gibi faaliyetlerin gerçekleştirilerek yerine getirilmesi ve bu faaliyetlerin birbirini izlemesinin “yönetim süreci” olarak adlandırılır…
Yönetimin yukarıda sıralanan özellikleri, kurumsal performansın artırılmasını destekleyen özelliklerdir.
Tüm bu özellikler, yöneticilerde önemli bir paradigmayı (bakış açısını) zorunlu kılmaktadır.
Yönetimin paradigması “gelir maksimizasyonu ve gider minimizasyonu” üzerine kurulmuştur ve doğal olarak “kurumsal performans” odaklıdır. Bu bağlamda“akılcılık” yönetimin “temel” özelliğidir.
Yönetimin fonksiyonları;Fonksiyon kavramı, “bir bütünü oluşturan değişkenlerden herhangi birinin bütünün üzerindeki etkisi” olarak tanımlanabilir.
Buna göre, yönetim olarak adlandırılan “bütün”, “planlama-örgütleme-yöneltme koordinasyon-denetim” olarak adlandırılan değişkenlerden oluşmaktadır ve bu değişkenler bütünün işleyişi üzerinde doğrudan etkilidir.
Yönetim, işletmedeki tüm faaliyetleri kapsayan bir fonksiyondur. Başka deyişle pazarlama yönetimi, üretim yönetimi, insan kaynakları yönetimi gibi tüm işletme fonksiyonlarının yönetimi söz konusudur.
Bu bağlamda; yönetim işletmenin genel fonksiyonu” olarak adlandırılmaktadır.
Profesyonel yönetici ve girişimci
Profesyonel yönetici; işletmenin değişen koşullarına uymasını sürekli dinamik halde olmasını sağlayan,işletmenin risk dışındaki sorumluluklarını üstlenen, işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için girişimciye karşı sorumluluk üstlenen ve işletme çalışanlarının amaçlarıyla işletmenin örgütsel amaçları arasında uyum sağlayan bir işletme çalışanıdır.
Girişimci; “sermayesini kâr elde etmek amacıyla ortaya koyan ve üretim faktörlerini bir araya getirerek belirli bir mal ve/veya hizmeti üretmek ve/veya pazarlamak riskini üstlenen kişi”
İç girişimci rolünü üstlenen profesyonel yönetici, işletmenin mevcut kurumsal performansını korumaktan çok,daha fazla katma değer yaratmaya veya kurumsal performansı katlamaya odaklanır. Bu doğrultuda riske girer ve işletmenin geleceğinde daha fazla söz sahibi olur.
Yönetim biliminin gelişimi; Yönetim biliminin gelişimine paralel olarak gelişen yönetim uygulamaları;toplumdaki üretim, iş bölümü ve tüketim biçimlerini etkileyerek sosyal ve iktisadi yapı yı belirleyen en önemli unsurlardan biri olmuştur. Bilimin günlük yaşama yansı-ması “teknoloji” olarak adlandırılmaktadır. Başka deyişle teknoloji bilim değil, bilimin günlük yaşama uygulanmasıdır.
Bilimsel alanda yaşanan eşitlik kavramı, teknoloji alanında geçerliliğini yitirir. Çünkü teknolojide yaşanan ilerlemeler patentle ödüllendirilir ve koruma altına alınır. Patent, teknolojini üretildiği işletmeye ya da ülkeye uzun süreli bir rekabet avantajı sağlar. Bilimsel gelişmenin toplumlar arasında fark yaratması da bu yolla olur.
Endüstri Devrimi öncesinde, Orta Çağ’da kölelerin yeterince verimli çalışmadığının fark edilmesi ve bazı bölgelerde köle ayaklanmalarının yaşanması, toprak sahiplerini mevcut sistemden daha farklı bir çözüm yolu aramaya itmiştir.
Böylece, kendilerine üretmedikleri için verimsiz çalışan kölelerin serbest bırakıldığı ve elde edilen ürünün toprak sahibi ile köylüler (köleler artık köylüler olmuşlardır)arasında paylaşıldığı yeni bir model ortaya konulmuştur.
Tarımsal gelişmeyle ve tarım ürünlerinin çeşitlenmesiyle sistemli bir şekilde artan ticari tarımsal üretim, üretime katılmayan ama üretici ile tüketici arasında köprü oluşturan tüccarlar sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Tüccarlar, toprak sahipleriyle köylüler arasında aracı konumuna gelmiş ve denizciliği de kullanarak büyük zenginlikler elde ederek diğer iki sınıfa egemen olacak kadar güçlenmiştir.
Zamanla toprak işçilerinin toprak sahipleri için çalıştığı feodal sistem, zanaat işçilerinin ve ustaların sermaye sahipleri için üretim yapmasıyla birlikte kapitalist sisteme dönüşmüştür.
Endüstri Devrimi sonrasında,
klasik yönetim olarak adlandırılmaktadır.
Bu üç yaklaşımın “klasik” olarak adlandırılmasının nedeni, “üzerinden çok zaman geçse bile varsayımlarının değerini yitirmemesinden” kaynaklanmaktadır.
1-Bilimsel yönetim, yönetim süreci ve bürokrasi olarak adlandırılan Klasik yönetim düşüncesinin çok sayıda“çağdaşları ve günümüzde izleyicileri” bulunmaktadır.Bu nedenle, Klasik yönetimin başlangıcı ve bitişiyle ilgili tarih vermek anlamsızdır.
2-Neoklasik yönetim, klasik yönetimin eksik olan yönlerini tamamlamaktadır. Elton Mayo (1880-1949) ve ekibi tarafından gerçekleştirilen Hawthorne Araştırmaları verimliliğin ya da başka deyişle kurumsal performansın daha da artırılmasının klasik yönetimin eksik bıraktığı yön olan “insan unsuruna” önem vererek gerçekleştirilebileceğini kanıtlamıştır.
A) Klasik yönetim, “akılcı insan (homo rationalis)”varsayımına dayanmaktadır.Neoklasik yönetim bu varsayımı kabul etmekte,aynı zamanda “duygusal insan (homo sensus)”varsayımını da ekleyerek,eksik gördüğü yönünü tamamlamaktadır.
B) Neoklasik yönetim; örgüt içinde çalışanların nasıl davrandıkları, davranışlarının nedenleri ve örgüt yapısı ile davranışlar arasındaki ilişkiler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle“davranışsal yönetim” olarak da adlandırılmaktadır.
3-Modern yönetim;
• sistem yaklaşımı
• durumsallık yaklaşımı
olarak adlandırılan iki yaklaşımdan oluşmaktadır.
Sistem yaklaşımı, biyolog Ludwig Von Bertalanffy’nin 1920’lerde öne sürdüğü bir görüştür. Buna göre; her sistem kendi çevresinden bağımsız olarak değil, bütünsellik anlayışlı doğrultusunda çevresiyle ve kendi alt sistemleriyle olan ilişkisi göz önünde bulundurularak incelenmelidir
Durumsallık yaklaşımına göre, tüm ortam ve koşullarda geçerli olabilecek ve “en doğru” ya da “en iyi” olarak önerilebilecek bir yönetim uygulaması ve örgüt yapı-sı yoktur. işletmenin yapacağı içsel ve dışsal analizler sonucunda kendisine en uygun yönetim uygulamaları ve örgüt yapısı belirlenmelidir.
Güncel yönetim yaklaşımlarını şöyle sıralayabiliriz:
1-Kaynak bağımlılığı, Kaynak temininde yaşanan sorunlar,maliyetler üzerinde doğrudan etkilidir ve işletmelerin kurumsal performansı nı etkilemektedir. Bu sorunların yaratabileceği tehlikeler doğrultusunda alınabilecek yönetim uygulamalarını; konsorsiyumlar, stratejik ortaklıklar, iş birlikleri, yasal anlaşmalar vb. olarak sıralayabiliriz.
2-Örgütsel strateji, Örgütsel strateji yaklaşımına göre, üst düzey yönetimi işletmenin dış çevresindeki değişimler doğrultusunda ortaya çıkan fırsat ve tehditleri, işletmenin iç çevresinde var olan zayışık ve üstünlükleri SWOT analiziyle belirlemekte ve uygulanacak stratejileri oluşturmaktadır
3-Vekâlet yaklaşımı, vekâlet verenle (principal) vekil (agency) arasında gerçekleştirilen sözleşmeyi ele alan ve en etkin sözleşmenin nasıl kurulabileceğini araştıran bir yaklaşımdır.İşlem maliyeti, örgütler ürettikleri mal ve/veya hizmetler için “değişim işlemlerinin (transactions)” maliyetlerini minimize edebilecek bir örgüt yapısına sahip olmalıdırlar.
4-Kurumsallık; Kurumsallık yaklaşımına göre, örgütlerin yaşamlarını sorunsuz sürdürebilmeleri için kurumsal çevreden gelen baskılara duyarlı olmaları gerekmektedir
5-Örgütsel ekoloji; Örgütsel ekoloji (çevrebilim) yaklaşımı; belirli bir toplumda, sanayi dalında veya bölgede yer alan örgütler topluluğunun (popülasyonunun) çevresiyle ilişkisini incelemektedir. Bu yaklaşıma göre, “örgütün içinde yer aldığı çevre, tıpkı doğa gibi örgüt popülasyonu içinde bir seçime (elemeye/seleksiyona) gitmektedir
Güncel yönetim yaklaşımların temel özelliği, “maliyetler üzerinde odaklanarak kurumsal performansı desteklemeleridir”.Bunun nedeni, genellikle bu yaklaşımları önerenlerin “örgütsel ekonomi” olarak adlandırılan bir uzmanlık alanında çalışmalarıdır.
Güncel yönetim yaklaşımlarının hepsi “örgüt yapısı ve maliyetler” üzerinde odaklanmışlardır. Buna göre, yönetim uygulamalarıyla örgüt yapısı arasında doğrusal bir ilişki vardır ve örgüt yapısı yönetim uygulamaları doğrultusunda şekillenmektedir. Yani; örgüt yapısı maliyetler üzerinde ve maliyetler de kurumsal performans üzerinde etkili olmaktadır.
YÖNETİM UYGULAMALARI;
• Toplam kalite yönetimi, -çalışanların Kaliteli mal ve hizmet üretmesine odaklanmak
• Altı sigma,-günlük faaliyetlerin incelenmesi,kaynakların doğru kullanılması-
• Dengeli ölçüm kartı (kurum karnesi),
• Kıyaslama (benchmarking), daha yüksek kurumsal performansa ulaşabilmek amacıyla “en iyi iş süreçlerinin arandığı ve işletmeye kazandırıldığı” bir yönetim uygulaması dır.
• Temel yetenekler, Temel yetenekler (core competence), örgütü diğerlerinden farklı kılan ve rekabet üstünlüğü sağlayan, rakipleri tarafından anlaşılması ve taklit edilmesi zor (hatta olanaksız) bilgi, beceri ve yetenekleri ifade etmektedir
• Dış kaynak kullanımı, Dış kaynaklardan yararlanma (outsourcing), işletme yönetiminin belirlediği temel yetenek alanlarının dışında kalan işlerin, başka işletmelerden edinilmesi olarak tanımlanabilir
• Küçülme-kademe azaltma ve doğru ölçeği bulma, günümüzde işletmelerin rekabet güçlerini artırabilmek için yoğun olarak kullandıkları yönetim uygulamalarıdır
• Personeli güçlendirme, Personeli güçlendirme (empowerment), çalışanların bilgi ve yetkinlikleri doğrultusunda inisiyatif almaya ve sorun çözmeye yetkili kılınmaları ve bu bağlamda; bilgi,beceri ve motivasyon düzeylerinin yükseltilerek yönetim gücünü kullanabilmeleri yolunun açılması olarak tanımlanabilir
• Değişim mühendisliği, Değişim mühendisliği uygulaması, “süreçlerin kurumsal performans doğrultusunda yeniden tasarlanması, gerekiyorsa tamamen değiştirilmesi” anlamına gelmektedir.
• Yalın organizasyonlar, Yalın organizasyon uygulamasında, örgüt yapısını yalınlaştırarak gerçek anlamda bir maliyet minimizasyonu nu gerçekleştirebilmek için iş tanımları, iş akışları, prosedürler, politikalar, davranış standartları gibi tüm eski uygulamaların (ya da alışkanlıkların), “gereksiz olanlarından kurtulabilmek için” ele alınması gerekmektedir
• Öğrenen örgütler, geçmişte yaşadığı olaylardan ve yapılan hatalardan sonuç çıkaran,olayların nedenlerini araştırarak sürekli gelişen ve yenilenen dinamik örgütlerdir.Bu örgütlerin en önemli özelliği, yüksek kurumsal performans düzeyine sahip olmalarıdır. Bu da önemli bir rekabet üstünlüğü anlamına gelmektedir
• Yenilik yönetimi kavramıyla işletmeye rekabet avantajı sağlayabilecek ve kurumsal performansı destekleyebilecek bir buluşun yenilik olarak piyasaya sunulması
• Sanal organizasyon, işletmedeki bazı bölümlerin (pazarlama, satış, satın alma gibi) sanallaştırılmasıyla ortaya çıkmaktadır. şebeke (network) organizasyon, günümüzün karmaşık iş dünyasında sürekli değişen çevre ve rekabet koşullarıyla uyum sağlayabilmek için düşünülmüş bir örgüt yapısı uygulamasıdır
• Stratejik ortaklıklar;iki ya da daha fazla işletmenin, yeni bir ad ve kimlik altında tüzel kişiliğe sahip bir işletme kurmadan, sadece temel yeteneklerini ve belirli varlıklarını birlikte kullanarak, önceden belirledikleri ortak amaçlarını gerçekleştirebilmek için yazılı bir anlaşma (kontrat) doğrultusunda iş birliği yapmaları, stratejik ortaklık (strategic alliance) olarak nitelendirilmektedir.
• Kurumsal sosyal sorumluluk işletmenin toplumsal sorunlarla da ilgili olması ve toplumun beklentilerini üretim/pazarlama yapmadığı alanlarda da gidermesidir
• Sürdürülebilirlik. Kısa dönemli kârlılık yerine “uzun dönemli kârlılık” ve maksimum kârlılık yerine “optimal kârlılık” anlayışları
Bu yönetim uygulamalarının ortak özelliği, maliyet minimizasyonu ve gelir maksimizasyonu doğrultusunda kurumsal performansın yükseltilmesidir.
Bu amaca, yönetim uygulamaları doğrultusunda örgüt yapısında gerçekleştirilen değişikliklerle ulaşılabilecektir.
O zaman örgüt yapısını inceleyelim;
Örgüt yapısı; bir işletmedeki bölümlerin, hiyerarşi zincirinin, karar verme anlayışının, çalışanlar arasındaki ilişkilerin örgüt kültürü doğrultusunda oluşturulduğu dinamik bir yapılandırma sürecidir.
Dinamik olmasının nedeni, gerçekleştirilen her yönetim uygulamasının örgüt yapısını değiştirmesinden kaynaklanır.
Mekanik örgüt yapısı, sürekli değişmeyen ve karmaşık olmayan bir çevrede faaliyette bulunan örgütler için organik örgüt yapısı, sürekli değişen ve karmaşık bir çevrede faaliyette bulunan örgütler için daha uygundur.
DİKKAT! Örgüt yapısında yetkinin üst düzey yönetiminde yoğunlaşması veya sistematik olarak alt yönetim kademelerine devredilmesi, işletmede merkezîleşme ve merkezîleşmeme düzeyinin göstergesidir.
Biçimsel örgüt yapısın tasarlayarak kurumsal performansı artırma düşüncesi doğrultusunda gerçekleştirilen yönetim uygulamalarının sayısı, işletmenin biçimselleşme düzeyini belirlemektedir
Tüm bunlar İşletme maliyetini doğrudan etkileyen unsurlardır..
Yönetim biliminin amacı, yönetim alanında karşılaşılan açılımların tümü,gider minimizasyonu ve gelir maksimizasyonu doğrultusunda kurumsal performansın artırılması ve işletmenin yaşamının sürekli kılınması doğrultusundadır.
Yönetimin fonksiyonlarının aksamadan gerçekleştirilebilmesi için hedeflerin önceden belirlenmesi, hedeflere ulaştıracak yönetim uygulamaların saptanması ve bu doğrultuda en uygun örgüt yapısının oluşturulması önemlidir.
Stratejik yönetimin temel özelliği; üretim, pazarlama, araştırma-geliştirme, insan kaynakları gibi “bölümlerin yöneticilerinin aynı dilden konuşmalarını” sağlamasıdır. Ayrıca; değişen çevre koşullarının, dünya konjonktürünün ve piyasaların sürekli analiz edilmesi doğrultusunda “doğru zamanda doğru yatırımların” yapılmasına olanak tanır.işletmeye piyasada rekabet avantajı sağlayabileceği stratejilerin geliştirilmesini ve bu stratejiler doğrultusunda işletmenin piyasada konuşlandırılmasını sağlar
Örgütsel davranış, sosyal tarafların (işveren temsilcileri ve işçiler) davranışlarından oluşan örgütün tüm davranışlarını ve bu davranışların kurumsal performans üzerindeki etkisini incelemektedir.
Entelektüel sermayenin önemli bir unsuru olan insan sermayesi, işletmede çalışanların yetkinliklerini, başka deyişle bilgi, beceri, yetenek ve deneyimlerinin toplamını ifade etmektedir.insan sermayesinin sahip olduğu bu yetkinlikler; bilgi yaratma, yeni ürün ve/veya hizmet üretme, iş süreçlerini iyileştirerek geliştirme doğrultusunda kurumsal performansı artırmada kullanılabiliyorsa anlam kazanmaktadır.
ücretlerini adil olarak gerçekleştirdiği faaliyetler;
• insan kaynakları planlaması ve iş gücü gereksinimini belirleme,
• seçme ve işe yerleştirme,
• işe uyum eğitimi (oryantasyon),
• eğitim ve geliştirme,
• iş değerlemesi,
• performans değerlemesi,
• ücret yönetimi,
• kariyer yönetimi,
• işçi sağlığı ve güvenliği,
• endüstriyel ilişkiler,
• şikâyet ve disiplin yönetimi
olarak sıralanabilir.