Temel ekonomik birimler olan tüketici ve üretici için benzer kavram ve kurallar kullanılır. Tüketici için fayda ve fiyat kavramları önemli iken üretici için hasıla kâr ve maliyet kavramları önemlidir. Ama bu kavramlar birbirinden mantıksal kurguda uzak kavramlar değildir. Tüm ekonomik birimler yapacakları tercihlerde en çok fayda (kâr) sağladıkları mal ve hizmetlere yöneleceklerdir. Bu mal ve hizmetleri mümkün olabildiğince en düşük maliyetle elde etmeye (satın alma ya da üretme) çalışarak, elde ettikleri net faydayı (kârı) en yüksek düzeye çıkarma çabası içinde olacaklardır.
İktisadi düşünme tarzının temel ilkesi karar alıcıların rasyonel davrandıkları ilkesidir.
Tüketiciler fayda ve refah maksimizasyonu yapmaya çalışırlarken üreticiler de kârlarını maksimize etmeye çalışırlar. Rasyonel davranış, bir iktisadi birimin tercih yapması veya karar alması gerektiğinde, kendi hedefine uygun biçimde hareket etmesidir.
İktisadi düşünme tarzı, kararların nasıl alındığına ilişkin bazı varsayımları da içerir. Maliyetler ve yararlar kişiden kişiye farklılık gösterdiği için kararlar da farklılık gösterebilir. Karar alma sürecinde elde edilen yararlarda veya katlanılan maliyetlerde meydana gelecek bir değişme, tercihleri de etkileyecektir. İktisadi birimlerin karar sürecindeki davranış mantığı minimum maliyetle maksimim fayda veya kar sağlamaktır.
Marjinal analiz, mevcut koşullar değiştiğinde ortaya çıkacak yeni durumun nasıl değiştiğinin incelenmesidir.
Örneğin LYS sınavına hazırlanan bir öğrencinin günde 3 saat yerine 4 saat çalışması ilave bir saat ayrı çalmasının sağlayacağı fayda (sınavlarda daha yüksek bir not alma) bunun getireceği maliyeti (televizyon izlemeye daha az zaman ayırma, daha az uyuma, daha az dinlenme gibi) aşmaktadır. Örneğin, bir üretici firma ilave bir makine aldığında üretiminin ne kadar artacağına bakar. Bu süreçte üretici daha çok makine kullandığında üretim maliyetlerinin ne kadar artacağı ve dolayısıyla kârının ne kadar artacağı veya azalacağı ile ilgilenir.
Tüketiciler kendilerine en yararlı (faydalı) olanı seçme çabası ya da elde edilen faydayı en yüksek düzeye çıkartma (fayda maksimizasyonu) gayretindedirler. Tüketici dengesi tüketicinin fayda maksimizasyonu sağladığı durumda gerçekleşir.
Fayda bireyin tüketilen mal ve hizmetten elde edeceği memnuniyettir. Malların tüketiminden elde edilen faydanın ölçülebileceği konusunda iki yaklaşım söz konusudur. Tartışmaya taraf olanlardan bir kısmı, faydanın ölçülebileceğini öne sürmüşlerdir. Faydayı ölçmek için “util” adı verilen bir birim ya da doğrudan parayı kullanmışlardır. Bu gruba kardinalistler denilmektedir. Diğer tarafta ise faydanın ölçülemeyeceğini ve yalnızca sıralanabileceğini ileri süren ordinalistler vardır. Bunlara göre, insanlar bir malı diğerinden daha çok beğendiklerini söyleyebilirler; ancak ne kadar daha fazla fayda elde ettiklerini söyleyemezler.
Belirli bir dönemde, bireyin diğer mal ve hizmet tüketimleri sabit iken, bir malın çeşitli miktarlarının tüketilmesi sonucu ulaşılan tatmin düzeyi toplam fayda olarak tanımlanır ve TU harfleriyle ifade edilir. Diğer bir ifadeyle toplam fayda, bir kişinin mal ve hizmet tüketiminden aldığı yarar veya tatmin toplamıdır.
Belirli bir dönemde bir maldan bir birim daha fazla tüketilmesi sonucu toplam faydada meydana gelen ek değişme marjinal fayda olarak adlandırılır. Kısaca ilave tüketilen birimin sağladığı fayda marjinal fayda olup MU harfleriyle gösterilir. Herhangi bir X malı için marjinal fayda (MUx), toplam faydadaki değişmenin tüketim miktarındaki değişmeye oranı olarak veya toplam fayda fonksiyonunun eğimi şeklinde formüle edilir:
Azalan marjinal fayda ilkesi, bir malın ilave miktarları tüketildikçe elde edilecek marjinal faydanın gittikçe azalacağı ve belirli bir tüketim miktarında sıfıra düşeceği ilkesidir. Azalan marjinal fayda ilkesinin, iktisat yazınında çok temel ve önemli bir yer tutan “su-elmas paradoksunu açıklayabildiği kabul edilir.
Bilinmektedir ki insan yaşamı suya bağımlıdır. Susuz geçirilecek en fazla yedi gün, insan yaşamının sonlanmasına yol açacaktır. Yani su insan yaşamı için zorunlu bir ihtiyaçtır ve tüketilmesi gerek bir mal olarak kabul edildiğinde zorunlu bir önceliğe sahiptir. Ancak elmas, tüketilmediğinde en azından insanın fiziksel sağlığını bozacak bir mal değildir. Tüm bunlara rağmen su ve elmasın fiyatları kıyaslandığında, yaşamda aldıkları öneminin derecesinin tersi bir durum söz konusudur. Suyun fiyatı ucuzken, elmasın fiyatı oldukça pahalıdır. Bu durum iktisatta “değer paradoksu” veya “su-elmas çelişkisi” olarak ifade edilir. Toplam, Marjinal ve azalan marjinal fayda ilişkisi S:81 Şekil 4.1 de görülmektedir.
Tüketici Dengesi: Fayda Maksimizasyonunda tüketicinin amacı, mal ve hizmet tüketerek en yüksek fayda düzeyini sağlayan mal bileşimlerini seçmektir. Burada sorun tüketicinin hangi miktarlarda mal tüketmesi durumunda elde ettiği faydayı maksimize edeceğidir. Tüketici dengesinin sağlanması için geçeri kural Fayda maksimizasyonu kuralıdır.
Bu kurala göre, tüketici bir mal için harcadığı paranın marjinal faydası bir başka mala harcadığı paranın marjinal faydasına eşit olduğu mal bileşimi tercihi ile faydayı maksimize eder. Örneğin tüketicinin yalnızca çay ve börek tükettiğini varsayarsak, elde edilecek faydanın maksimize dilebilmesi için aşağıdaki eşitliğin sağlanması gerekir:
(Bir Bardak Çayın Marjinal Faydası / Bir Bardak Çayın Birim Fiyatı) = (Bir Dilim Böreğin Marjinal Faydası / Bir Dilim Böreğin Birim Fiyatı)
Harcanan bir birim para için elde edilen marjinal faydayı hesaplayabilmek için, bu malın marjinal faydasını bu malın her birimi için harcanan paraya bölmemiz gerekecektir.
Üretim: İnsanların ihtiyaçlarını dolaylı ya da doğrudan karşılayacak mal ve hizmetleri ortaya çıkartma çabasıdır.
İmalat: Hammadde veya yarı mamullerin üretim süreci sonunda şeklini değiştirerek, yeni bir mamul elde edilmesi sürecidir.
Üretim Fonksiyonu Belirli bir dönemde kullanılan alternatif girdi bileşimlerinin olası maksimum çıktı ile ilişkilendirilmesidir.
Q* = f (L, K, T, t)
Bu fonksiyona göre, herhangi bir firmanın olabilecek maksimum üretimi (Q*) kullanılan emek (L), sermaye (K) ve doğal kaynakların (T) miktarına ve teknoloji (t) düzeyine bağlıdır.
Girdiler sabit girdi ve değişken girdi olarak ikiye ayrılırlar. Sabit girdiler, ürün miktarındaki değişme karşısında belirli bir süre için miktarı değişmeyen girdilerdir.
Değişken girdiler, arzu edilen üretim düzeyine göre miktarı değişen girdilerdir.
Kısa Dönemde üretim fonksiyonundaki girdilerden sadece bir tanesinin değişebileceği, diğer girdilerin ise sabit kalacağı kabul edilmektedir.
Toplam, Ortalama ve Marjinal Fiziki Üretim incelendiğinde aşağıda belirtilen tanımlar ortaya çıkmaktadır;
Toplam Fiziki Ürün; Değişken girdi miktarının arttırılmasına bağlı olarak elde edilen çıktıdır.
Ortalama Fiziki Ürün; Bir birim emek için elde edilen ürün miktarıdır.
Marjinal Fiziki Ürün; Emek miktarındaki bir birimlik değişmenin toplam ürün miktarında meydana getirdiği değişim olarak tanımlanır.
Azalan Verim Yasası; Diğer üretim faktör miktarları sabitken, bir üretim faktörünün üretimde kullanılan miktarının arttırılması durumunda, her ilave birimin sağladığı ürün miktarının azaldığını ifade eden ilişkidir.
Kısa dönemde tek bir değişken girdi kullanımına devam edildiğinde toplam, ortalama ve marjinal ürün ilişkisine baktığımızda;
Uzun dönem, üretim fonksiyonundaki bütün girdiler değiştirilebilmektedir. Tüm girdilerin değişken olduğu uzun dönemde azalan verimler kanunu artık işlememektedir. Uzun dönemde tüm girdilerin miktarlarının değiştirilebilir olması, ölçek ve ölçek verimliliği kavramlarını ortaya çıkarır. Girdilerin miktarlarının aynı oranda değişmesi, üretim ölçeğinin değişmesi anlamındadır. Girdilerdeki değişimle beraber üretim ölçeği değiştiğinde, çıktı miktarındaki değişime bakılarak ölçeğin verimi hakkında karar verilebilir.
Ölçeğin verimi bütün üretim faktörlerinin (girdilerin) aynı oranda arttırılması durumunda, ürün miktarının hangi oranda değişeceğini ifade eden bir ölçüttür. Ölçek verimi ile ilgili 3 durum geçerlidir.
Faktör Bileşiminin Seçimi firmanın, nasıl ve ne kadar üreteceğine ilişkin vereceği cevap, aynı zamanda belirli bir üretim düzeyinin hangi girdi bileşimi ile ve en düşük maliyetle gerçekleştirilebileceğine ilişkin de bir cevap olacaktır.
Firma, bu soruları cevaplarken iki çeşit bilgiden hareket etmektedir. Bunlar:
Marjinal Ürün Değeri; bir girdinin marjinal fiziki ürünü ile ürünün piyasa fiyatının çarpımı sonucu bulunur ve marjinal ürünün satışı sonucu elde edilecek geliri gösterir.
Dilerseniz aşağıdaki butondan bu sayfanın PDF formatını görüntüleyebilir, çıktısını alabilirsiniz.