Osmanlı Meclisi Mebusanından Büyük Millet Meclisine geçiş sürecindeki gelişmelere ana hatlarıyla bakıldığında Osmanlı toplumunun demokratik bilinç seviyesini giderek artırdığını göstermektedir. Gerçekten de Birinci ve İkinci Meşrutiyet Dönemlerinde edinilen tecrübe birinci dönem Büyük Millet Meclisinde net bir biçimde kendini göstermektedir. Mebusan Meclisinin mutlaka toplanarak milletin meseleleri hakkında karar vermesi konusundaki ısrar Osmanlı Hükümeti’ni ve Padişahı seçimleri yaparak meclisi toplamak hususunda harekete geçirmiştir. Bu seçimlerde oluşan son Osmanlı Meclisi Mebusanı da milletin bağımsızlık arzusunu ortaya koyan Misak-ı Millî’yi kabul ederek bütün dünyaya ilan etmiştir. Meclis böylece temel sorumluluğunu yerine getirmiş sayılmalıdır. İstanbul’un fiilen ve resmen işgalinden ve Meclisin feshinden sonra Erzurum milletvekili sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı çağrıya uyan milletin temsilcileri Ankara’da Büyük Millet Meclisini oluşturmuşlardır. Bu esnada İstanbul’daki meclisten gelen vekillerin katılımı ve İstanbul’daki son gündemi de dikkate alarak çalışmalar yapması bu fikri devamlılığın ve tecrübe birikiminin en açık göstergesidir.
Osmanlı Devleti’nin sonunda 1920’li yıllar itibarıyla okuryazar oranının %6-10 arası olduğunu dikkate almalıyız. Bu durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin %39,4’ü yükseköğretim, %27’si orta öğretim ve %22’si medrese, %3,8’i meslek okulu mezunu olması dikkat çekicidir. Türkiye Büyük Millet Meclisine katılan milletvekillerinin °/50,1’i Türkçe dışında bir yabancı dil biliyordu. 30 yaş grubunda Fransızcanın, 40 ve 50 yaş grubunda ise Arapça ve Farsçanın belirleyici olduğu dikkati çekiyordu.
Türkiye Büyük Millet Meclisine katılan üyelerin; %34,2’si sivil bürokrasiden, %24’ü serbest meslek sahiplerinden, %13,2’si askerlerden, %8,6’ı din adamlarından, %12,7’i yerel yönetimlerde görev almış üyelerden, %4’ü doktor ve eczacılardan, %1,2’si aşiret reislerinden, 0/o1’i teknik elemandan oluşuyordu. Bu da TBMM’nin tüm halk kesimini temsil ettiğini gösteriyordu. Meslek ve eğitim açısından bakıldığında ülkenin altı yüz yıllık bir dünya devletinin ortaya çıkarabildiği bir elit tabaka olduğunu göstermektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde ortaya çıkan gruplara bakıldığında hemen pek çoğunda Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında ortaya çıkan meselelerin çözümüne odaklanmış oldukları dikkat çekmektedir. Adli meselelerde, toprak rejiminde, eğitimde, idari yapıda reformlar yaparak ülkeyi çağdaşlaştırmak, bunun yani sıra grupların önemli bir kısmının Rusya’da ortaya çıkan Bolşevik devriminden etkilendiklerini görmekteyiz. Bu açıdan milletvekilleri arasındaki guruplaşmaların keskinleştiğini söylemek mümkün olmakla beraber, sürecin gelişmelerini mutlaka kontrol etmek mevkiinde olan Mustafa Kemal Paşa’nın jeopolitik, stratejik ve uluslararası dengeleri dikkate alarak komünist partisini bile arkadaşlarına kurdurarak kontrol etmeye çalıştığını söylemek mümkün görünmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk döneminde kurulan siyasi partileri tanıyacaksınız. Cumhuriyet’in ilanına kadar olan dönem içerisinde Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkası, Türkiye Komünist Partisi ve Halk Fırkası faaliyet göstermiştir. İlk ikisi Bolşeviklik fikri etrafında toplanan partiler dönemin şartları çerçevesinde belli bir süre faal olmuş, bilahare kapatılmışlardır. Halk fırkası ise Gazi Mustafa Kemal idaresinde Meşrutiyet Dönemlerinin de birikimine sahip olarak sınıf farkı gözetmeden, tamamen millî düşünceler ile Türk milletinin siyasi kültürüne katkı sağlayacak bir okul olarak değerlendirilmiştir. Dikkat edildiğinde Halk Fırkası’nda ve zaman-zaman Mustafa Kemal Paşa’nın söylemlerinde de Rusya deneyiminin etkileri görülecektir. Arada kurulan ve kısa ömürlü olan iki parti dışında Halk Fırkası toplam 27 yıl iktidarda kalarak üstlendiği görevi yerine getirmeye çalışmıştır.
ÖNCEKİ ÜNİTE 5. Ünite |
SONRAKİ ÜNİTE 7. Ünite |